بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”

– Diyanet İşleri

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”

– Diyanet İşleri

ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ ٤٩

(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”

– Diyanet İşleri

إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ ٥٠

“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”

– Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ ٥١

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.

– Diyanet İşleri

فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٢

Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

– Diyanet İşleri

يَلۡبَسُونَ مِن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٥٣

İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.

– Diyanet İşleri

كَذَٰلِكَ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ ٥٤

İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.

– Diyanet İşleri

يَدۡعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ ٥٥

Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.

– Diyanet İşleri

لَا يَذُوقُونَ فِيهَا ٱلۡمَوۡتَ إِلَّا ٱلۡمَوۡتَةَ ٱلۡأُولَىٰۖ وَوَقَىٰهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ ٥٦

Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur.

– Diyanet İşleri

فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ ٥٧

Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu